2024 yılında DeFi alanında güvenlik tehditleri belirgin bir artış gösterdi; bu dönemde 470 milyon doları aşan kayıplar yaşandı ve bu kayıpların çoğu doğrudan kullanıcıları hedef alan özel anahtar saldırılarından kaynaklandı.
Hukuki uyum, platformların güven oluşturması ve olumsuz durumlardan kaçınması açısından büyük önem taşıyor. Bunun için şeffaf yapılar ve Kara Para Aklama (AML) önlemlerinin uygulanması gerekmekte.
Cüzdan güvenliğini sağlamak, kimlik koruması ve dolandırıcılıkla mücadelede kullanıcı bilincinin artırılması, güvenilir bir DeFi ekosisteminin oluşturulmasında kritik bir rol oynamaktadır.
Finansal kapsayıcılığın temel vaadi ile öne çıkan DeFi sektörü, karşılaştığı önemli güvenlik tehditleriyle gündemde kalmaya devam ediyor. 2024 yılı itibarıyla rapor edilen 470 milyon dolarlık kayıplar, hukuki uyuma ve kullanıcı eğitimine duyulan gereksinimi gözler önüne seriyor.
DeFi’deki Evrim Geçiren Riskler
DeFi alanı uzun bir süredir güvenlik açıklarıyla mücadele etmekte, ancak son gelişmeler kötü niyetli aktörler tarafından kullanılan taktiklerde kaygı verici değişikliklere işaret ediyor. Dr. Tavus’a göre, cüzdan güvenliği en acil tehdit olarak öne çıkıyor.
2024 yılına ait sektörel veriler, özel anahtar ihlallerinin toplamda çalınan kripto paraların %43,8’ini oluşturduğunu göstermekte. Bu durum, güçlü cüzdan güvenliği uygulamalarına olan acil ihtiyacı ortaya koyuyor. Saldırganlar, projeleri veya akıllı sözleşmeleri hedef almak yerine doğrudan kullanıcıları hedefliyor.
Dr. Tavus, “Yerel blok zinciri suçlarındaki en son eğilimler, hackerların projeler yerine kullanıcılara yöneldiğini ortaya koyuyor. Özel anahtar çalmak her geçen gün daha yaygın hale geliyor,” diye ifade ediyor.
Bir başka büyük güvenlik açığı, blok zinciri işlemlerinin şeffaf yapısından kaynaklanıyor. Şeffaflık, blok zinciri teknolojisinin temel prensiplerinden biri olmasına rağmen, kullanıcıların sosyal medya hesapları veya kamu profilleri üzerinden kimliklerini ifşa etmelerine neden olabiliyor. Bu durum, kullanıcılara yönelik dolandırıcılık ve diğer kötü niyetli faaliyetlere karşı daha savunmasız hale gelmesine yol açıyor.
“Sosyal medya ve cüzdan hizmetlerinde aynı takma adı kullanmamayı şiddetle öneriyorum. Bu durum, hacker gruplarına açık bir davetiye niteliği taşıyor,” diyor Dr. Tavus ve özellikle seed phrase gibi hassas bilgilerin korunmasına dikkat çekiyor. Modem ve yönlendirici yeniden başlatmak, ağ bağlantısını yenileyerek saldırganların potansiyel zayıflıkları istismar etmesi için ek bir koruma sağlıyor.
Dijital cüzdan işlemleri için güvenli bir cihaz seçimi de büyük önem taşımakta. Cüzdanlar için özel olarak kullanılacak bir cihaz, diğer uygulamalara karşı en az düzeyde maruz kalarak, kötü niyetli yazılımların veya yetkisiz erişimin hassas verilere zarar verme riskini büyük ölçüde azaltıyor.
“Kullanıcıların kendi modem ve yönlendiricilerini kullanmalarını tavsiye ediyorum. Hizmet sağlayıcıların sunduğu cihazları kullanmamaları önemli. Aynı zamanda, kullanıcı onayı olmadan uygulama yüklenmesine izin veren işletim sistemlerinden de uzak durmaları gerekiyor. En güvenli seçeneğin, ek uygulamaları olmayan ve yalnızca dijital cüzdan işlevi gören bir
Sonuç olarak, DeFi (Merkeziyetsiz Finans) ekosistemi, kullanıcıların ve platformların karşılaştığı hukuki zorluklar ve riskler bakımından karmaşık bir yapıya sahiptir. Dr. Tavus’un belirttiği gibi, kullanıcılar ve projeler, hukuki uyum ve güvenlik konularında dikkatli adımlar atmalı; şeffaflık, doğru kayıt tutma ve eğitim gibi unsurları ön planda tutmalıdırlar. Ayrıca, regülatörlerle iş birliği yapmak ve yerel yargı alanlarına uyum sağlamak, güvenli bir ortam yaratma çabalarını artıracaktır.
DeFi projelerinin, yalnızca teknik olarak değil, hukuki açıdan da sağlam bir temel üzerine inşa edilmesi, hem yerel hem de uluslararası düzeyde geçerliliği olan düzenlemelere uyum sağlamaları açısından kritik öneme sahiptir. Kullanıcılar için de, bilgilendirilmiş ve dikkatli bir yaklaşım benimsemek, dolandırıcılığa karşı almak gereken proaktif önlemlerin başında gelmektedir. Gelecek, daha fazla saydamlık ve hesap verebilirlik ile şekillenerek, DeFi’nin güvenilir ve sürdürülebilir bir yapı haline gelmesini sağlama yolunda ilerleyecektir.
Dolayısıyla, DeFi’nin geleceği, sadece yenilikçi finansal hizmetlerin sunulmasıyla değil, aynı zamanda bu hizmetlerin güvenli ve yasal bir çerçevede gerçekleştirilmesine bağlıdır. Kullanıcıların ve yatırımcıların dikkatli ve kalifiye kararlar alması, bu alandaki riskleri en aza indirmek için gereklidir. Eğitim ve düzenleyici uyum, DeFi ekosisteminin güvenilirliğini artırma yolunda atılacak en önemli adımlardır.