Bitcoin, jeopolitik gerginlikler ve makroekonomik belirsizlikler nedeniyle önemli baskılarla karşı karşıya kalırken, momentumunu yeniden kazanmakta zorlanıyor ve bu durum talepte bir azalma yaratıyor.
Son verilere göre, Bitcoin’in görünür talebi negatif seviyelere gerilemiş durumda bu da yatırımcıların mevcut ekonomik ortamda temkinli bir yaklaşım benimsemesine neden olduğunu gösteriyor.
Bir CryptoQuant analisti, “2025’teki en düşük görünür talep seviyeleri, sürekli enflasyon endişeleri nedeniyle traderların riskli varlıklara yönelmekte tereddüt ettiğini yansıtmakta.” ifadesini kullandı.
Bitcoin, makroekonomik zorlukların fiyatlar üzerindeki etkisi nedeniyle talep mücadeleleri yaşamaya devam ediyor; bu durum yatırımcılar için temkinli bir ticaret ortamı oluşturuyor ve daha geniş kripto piyasalarına yansıyor.
Kripto Piyasaları Makroekonomik Belirsizlik İçinde Zorlanıyor
7 Mart’ta düzenlenen Beyaz Saray Kripto Zirvesi’nden gelen karışık tepkilerin ardından seçim sonrası iyimserlik önemli ölçüde azalırken, siyasi süreçlerin gelişmesiyle makroekonomik belirsizlik daha belirgin hale geliyor.
Ayrıca, beklenenden daha düşük Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) enflasyon verilerine rağmen, 12 Mart tarihinde Bitcoin fiyatı ciddi bir düşüş yaşadı. Bu beklenmedik piyasa tepkisi, yatırımcılar arasındaki güvenin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor.
Öte yandan, geleneksel finansal yatırımcıların kripto paralardan uzaklaşması dikkat çekiyor; kripto borsa yatırım fonları (ETF’ler) son ayda önemli çıkışlar yaşamaya başladı. Şubat ayından itibaren devam eden bu çıkışlar, yatırımcıların daha güvenli finansal araçlara geçmek amacıyla stratejik bir yeniden konumlandırma yaptığını gösteriyor.
CoinShares’in verilerine göre, kripto ETF’lerinden yaşanan çıkışlar son dört haftada 4.75 milyar dolara ulaşırken, sadece Bitcoin odaklı yatırım araçları 756 milyon dolar çıkış yaşadı. Bu durum, finansal alandaki risk algısının arttığını vurguluyor.
Olumsuz piyasa havası ve artan resesyon korkuları, kripto fiyatlarını olumsuz etkileyen panik satışlarıyla sonuçlanıyor. Başkan Trump’ın göreve başlamasından bu yana, Bitcoin (BTC) ve Ether (ETH) hariç daha geniş kripto pazarını temsil eden Total3 Piyasa Değeri %27’den fazla gerileyerek yaklaşık 795 milyar dolara düştü.
Bitcoin ise bu düşüşten kaçınamadı; fiyatı, 109,000 dolar üzerindeki zirvesinden %22’lik bir kayıpla mevcut seviyelerine geriledi. Hâlâ 200 günlük üssel hareketli ortalamasının (EMA) altında işlem görmekte, bu da uzun vadeli trendler açısından kritik bir gösterge olarak değerlendiriliyor.
Buna ek olarak, Bitcoin’in volatilitesi 5,035’in üzerindeki Ortalama Gerçek Aralık (ATR) ile işaretleniyor, bu da fiyat dalgalanmalarının devam etme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Analist Matthew Hyland, Bitcoin’in 69,000 dolara bir düzeltme yaşamaması için haftalık bazda 89,000 doların üzerinde kapanış sağlaması gerektiğini ifade ediyor ve bu durum traderlar için aciliyet katıyor.
Yatırımcı Hissi Güvenliğe Yöneliyor
Yatırımcılar arasında güvenli varlıklara olan ilginin artışı, piyasa davranışındaki son trendlerle
Bu bağlamda, Bitcoin gibi kripto varlıkların geleceği konusunda belirsizliklerin devam etmesi, yatırımcıların stratejilerini gözden geçirmesine ve piyasa dinamiklerine daha dikkatli yaklaşmalarına neden oluyor. Özellikle, kripto para birimlerinin volatilitesi ve geleneksel finansal piyasalarda gözlemlenen olumlu gelişmeler arasında kıyaslandığında, tercihlerin değişmesi çok daha olası hale geliyor.
Ayrıca, kurumsal yatırımcıların kripto pazarına duydukları ilgi, ekonomik dalgalanmaların ve piyasa bozulmalarının etkisi altında daha seçici bir hale geldi. Geçmişteki büyük yatırımların daha temkinli ve stratejik bir yaklaşımla yeniden değerlendirilmesi, kripto ekosistemindeki oyuncular arasında merak ve endişe yaratıyor. Gelecek dönemde teknoloji odaklı yeniliklerin, regülasyonların ve piyasanın genel sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratma potansiyeline sahip olduğu unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, Bitcoin ve diğer kripto varlıkların gelecekteki performansı, yatırımcıların psikolojik durumları ve ekonomik koşulların evrimi ile sıkı bir ilişki içinde olacak. Gelişmelere dair kaygılar ve fırsatlar göz önünde bulundurulduğunda, piyasa katılımcılarının dikkatli ve tutarlı bir yaklaşım benimsemeleri kritik bir öneme sahip. Yalnızca piyasa koşullarını değil, aynı zamanda yatırım stratejilerini de dinamik bir şekilde yönetmek, başarı için belirleyici faktörlerden biri olacaktır.