Arthur Hayes, ICO’ların finansmanını merkezsizleştirmeyi ve perakende yatırımcılarının kurumsal çıkarların gerisinde kalmamasını savunuyor.
Hayes,risk sermayesi (VC) destekli tokenlar ve merkezi borsa (CEX) ağırlıklı projeleri eleştirerek, bu yapıların şişirilmiş değerlemeleri ile perakende yatırımcılarını dışladığını belirtiyor.
Hayes, geliştirilmiş blockchain teknolojileri, hızlı token ihraç süreçleri ve topluluk odaklı modellerin merkezsiz ICO’ları desteklemesi gerektiğini vurguluyor.
Hayes, ICO’ların yeniden ortaya çıkmasını teşvik ederek, perakende yatırımcıları güçlendirmeyi ve kripto fonlamayı daha demokratik bir hale getirmeyi amaçlıyor; çünkü sektörde artan merkezileşmeye karşı bir duruş sergilemek istiyor.
Sektörün Kötü Durumu
Hayes, kripto sektörünün büyümesini karamsar bir perspektifle değerlendiriyor. Bir zamanlar canlı olan taban hareketleri, artık merkezi varlıkların etkisi altında kalmış durumda. Hayes, günümüz proje kurucularını, “CEX ile bulaşmış bir hastalığa kapılmış hastalar” şeklinde tanımlıyor; bu bağlamda borsa ve VC’lerin keyfi kararlarının onları yönlendirdiğini ifade ediyor.
Ona göre, kripto kurucuları, teknolojinin sağladığı temel değerleri —merkezileşme, kullanıcı güçlendirme ve perakende katılımcıları için zenginlik yaratma— unuttular.
Hayes, “Neden bir sektör olarak kriptonun değer önerisinin üçüncü direğini unutmuş durumdayız — perakende yatırımcıları zengin etmek?” diyerek esprili bir yaklaşımda bulunuyor.
Son yıllarda VC destekli tokenların kötü performansına dikkat çeken Hayes, bu projelerin şişirilmiş ve tamamen seyreltilmiş değerlemelerle (FDV) piyasaya girdiğini ve genellikle düşük arz miktarına sahip olduğunu belirtiyor. Ancak, bu projeler, kurumsal çıkarları ön planda tutarak perakende yatırımcılarını dışlıyor. COINOTAG’ın bildirdiğine göre, Hamster Kombat gibi bazı projeler bu yüzden VC desteğini reddetmeyi tercih ediyor.
Yine de Hayes, kriptonun fırtınalı yükselişini üç temel faktöre bağlıyor:
- Devlet Kontrolü: Merkezileşme, hükümetler ve büyük şirketlerin güç yoğunluğuna karşı bir antidot işlevi görüyor ve geleneksel engellerden uzak bir sistem sunuyor.
- Büyülü Teknoloji: Bitcoin gibi blockchain teknolojileri, devrim niteliğinde para sistemleri olarak değerlerini ispatladı.
- Açgözlülük: Büyük finansal getirilerin cazibesi benimsemeyi yönlendiriyor; bu durum genelde perakende yatırımcıların geleneksel finansal sistemde dışlanmasına sebep oluyor.
Hayes’in belirttiği bu bölünmeyi, meme coinlerin eşit düzeni ile VC destekli projelerin ayrıcalıklı yapısını karşılaştırarak ortaya koyuyor. Meme coinler, “meme içeriği virallik” üzerine inşa edilerek, perakende katılımcıların spekülatif varlıklara yatırım yapmalarını sağlıyor.
Diğer yandan, VC coinler şişirilmiş değerlemelerle dolu bir piyasa sunuyor. Elit kurumlar ve yatırımcıların oluşturduğu kapalı ekosistem, perakende pazarını önemsemeden bu durumu sürdürüyor.
Hayes, “Perakende yatırımcı, en ‘değerli’ VC grubunun desteklediği 1 milyar dolarlık FD
Hayes’in önerileri, ICO’ların potansiyelinin yeniden keşfi ve bu süreçte merkeziyetsizliğin vurgulanmasıyla, kripto dünyasında dönüşüm yaratma hedefine hizmet ediyor. Özellikle perakende yatırımcılar için yeni fırsatlar sunarak, bu alandaki mevcut kısıtlamaları aşmayı hedefliyor. ICO’lar, başlangıç aşamasındaki projelere yatırım yapma konusunda kullanıcıların daha fazla söz sahibi olmasını sağlarken, aynı zamanda girişimcilerin yaratıcı fikirlerini hayata geçirme şansı elde etmesine olanak tanıyor.
Arthur Hayes’in sunduğu yol haritası, ICO’ların yeniden canlanması için gereken adımları belirliyor. Hızlı token ihracı, geliştirilmiş altyapı ve kullanıcı deneyimi gibi unsurlar, yatırımcıların ve projelerin yenilikçi çözümleri daha hızlı ve etkili bir şekilde değerlendirmesini sağlayarak sektördeki değişimi hızlandırabilir. Merkeziyetsiz borsaların öne çıkması, geleneksel yollarla karşılaştırıldığında daha az engel ile katılım sağlanmasına olanak tanıyor ve böylece daha geniş bir yatırımcı kitlesinin projelere erişimini artırıyor.
Hayes’in vurguladığı gibi, güçlü bir topluluk oluşturan projelerin, hem meme değeri hem de potansiyel teknoloji açısından başarılı olma şansı daha yüksek. Bu nedenle, yatırımcılar olarak, yenilikçi ve topluluk odaklı projeleri desteklemek, kripto ekosisteminin geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Kripto para dünyası, geçmişte yaşanan spekülatif balonlardan ders alarak, daha sağlıklı bir ekosistem inşa edebilir; bu da ICO’ların yeniden büyük bir ilgi görmesinin önünü açar.
Sonuç olarak, Arthur Hayes’in görüşleri, kripto topluluğuna yatırım fırsatlarının demokratikleşmesi ve merkeziyetsizliğin güçlenmesi konusunda umut verici bir rehber niteliği taşıyor. ICO’ları tekrar büyük yapma hedefi ile hareket eden bu yaklaşım, endüstrinin dinamiklerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.