Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), kripto paralar ve merkeziyetsiz finans (DeFi) sistemlerinin finansal istikrar açısından önemli riskler taşıdığı ve bu sistemlerin “kritik kütleye” ulaştığını vurguladı.
BIS, geçen hafta yayımladığı raporunda, kripto paralar ve DeFi’nin finansal sistem için ciddi bir tehdit oluşturabileceğini bildirdi. Rapor, DeFi ve kripto piyasalarının giderek daha fazla geleneksel finans sistemiyle bütünleştiğini ve bu birleşmenin riskleri artırabileceğini ortaya koydu. Kripto para piyasasının büyüklüğü, Bitcoin ETF’lerinin piyasaya sürülmesi ve stablecoin ile gerçek dünya varlıklarının (RWA) tokenizasyonu gibi gelişmelerle birlikte artmaya devam ediyor.
Kripto piyasası gelir dağılımını etkiliyor
BIS raporu, kripto piyasasının yüksek ve düşük gelir grupları arasında gelir dağılımını değiştirme potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor. Kriz dönemlerinde, küçük yatırımcıların kriptoya yatırım yapma eğiliminde olduğu, buna karşın varlıklı yatırımcıların bu dönemlerde piyasadan çekildiği gözlemleniyor. Bu durum, “kripto piyasası, fakirlerden zenginlere doğru bir servet aktarımına aracılık edebilir” ifadesiyle özetleniyor.
BIS, kripto ve DeFi’nin geleneksel finans sistemine etkilerini değerlendirirken, dört ana risk kanalını belirledi:
Geleneksel finansın kriptoya maruziyeti
Kripto fiyat hareketlerinin güven etkileri
Gelir ve servet etkileri
Kripto kullanımının ödeme ve uzlaşı sistemlerinde yaygınlaşması.
DeFi’nin regülasyonu ve KYC uygulamaları
BIS, DeFi’nin yaygınlaşmasıyla birlikte, geleneksel finansal sistemlere benzer düzenlemelerin getirilmesini öneriyor. Bu düzenlemeler arasında Kimlik Tespiti (KYC), bilgi açıklama yükümlülükleri ve piyasa profesyonelleri için yeterli eğitim ve nitelik gereksinimlerinin bulunması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, stablecoin’lerin DeFi’deki merkezi rolü ve bu varlıkların potansiyel istikrarsızlıkları da daha çok analiz edilmesi gereken bir konu olarak belirtiliyor.
BIS, DeFi sistemleri üzerine yapılacak daha fazla araştırmayla birlikte, merkeziyetsiz otonom organizasyonlar (DAO) ve
Rapor ayrıca, merkeziyetsiz otonom organizasyonların (DAO) hukukî ve yönetsel çerçeveleri hakkında da önerilerde bulunmaktadır. DeFi ekosisteminin finansal istikrar üzerindeki etkisinin daha iyi anlaşılması için, DAO’ların nasıl çalıştığı, hangi mekanizmaların kullanıldığı ve bu mekanizmaların potansiyel riskleri konusunda derinlemesine analiz yapılması gerektiğini vurguluyor.
Önerilen araştırmalarda, DAO’ların teşvik yapılarının, karar alma süreçlerinin ve topluluk katılımının finansal istikrar üzerindeki etkileri ele alınmalıdır. Ayrıca, düzenleyici otoritelerin bu yeni yapıların dinamiklerini nasıl anlaması ve denetlemesi gerektiği, gelişen teknoloji ve kullanıcı davranışları ile birlikte yeniden değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak, bu rapor, DeFi ve DAO’lar arasındaki etkileşimi ve bunun finansal istikrar üzerindeki potansiyel sonuçlarını net bir şekilde ortaya koymanın yanı sıra, düzenleyici çerçevelerin de bu değişikliklere uyum sağlaması gerektiğini ortaya koymaktadır. Gelecekteki araştırmalar, bu alandaki en iyi uygulamaları belirlemek adına önemli bir kaynak teşkil edecektir.