Cetus Protocol, 260 milyon dolarlık bir hack olayı ile sarsıldığında, Sui Network’ün merkeziyetsizliği tartışmaya açıldı ve akıllı sözleşmeler durduruldu.
Önemli isimler, doğrulayıcıların işbirliği yaptığını, Sui kurucularının token kontrol oranını ise merkeziyetin kaygı verici işaretleri olarak değerlendirdi.
Bu olay, kripto dünyasında daha geniş bir tartışmayı yeniden alevlendirdi: Güvenlik müdahaleleri, gerçek merkeziyetsizlikle birlikte var olabilir mi?
22 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleşen bu dramatik olay, merkeziyetsiz finans alanındaki zayıflıkları gün yüzüne çıkardı; Cetus Protocol, 260 milyon dolar kaybederek blockchain ağlarının güvenilirliğini sarstı.
Sui Network Gerçekten Merkeziyetsiz mi?
Hack olayı sonrasında, Cetus akıllı sözleşmelerini durdurarak daha büyük kayıpların önüne geçmeyi hedefledi. Projenin resmi duyurusunda, saldırganın çalınan fonları geri iade etmesi için beyaz şapka anlaşması teklifinde bulundukları belirtildi.
Sözleşmeleri durdurmanın amacı iyi niyetli olabilirken, birçok uzman bu durumun merkeziyetsizlik fikriyle çeliştiğini belirtiyor ve bu, blockchain’in temel değerlerinden birisi olarak öne çıkıyor. Legion kurucusu Jesus Martinez, bu olayın Sui’nin gerçekten merkeziyetsiz olmadığını gösterdiğini ifade etti.
“Merkeziyetsizlik bir yalan. SUI’de yaşanan 200 milyon dolarlık hack için işlemleri durduruyorlar. Maskenin arkasındaki gerçek şimdi gözler önüne serildi,” dedi Jesus Martinez.
Bu yorum toplulukta büyük bir yankı buldu ve geniş destek topladı. YCC kurucusu Duo Nine, Cetus ve SUI’nin muhtemelen doğru bir karar almış olabileceğini kabul etti. Ancak, merkeziyetsizliğin pek çok proje için sadece bir pazarlama terimi olduğunu savundu; Bitcoin ve Ethereum dışında çoğu projenin bu unvanı taşımadığını vurguladı.
“Bu durum iyi olsa da, SUI ağı talep üzerine fonlarınızı dondurabiliyor. Merkeziyetsizlik, BTC/ETH dışında sadece marketingden ibaret,” diye ekledi Duo Nine.
Ayrıca, Sui’nin merkeziyetsizliği ile ilgili kaygılar yeni değil. Mayıs 2024’te, CyberCapital kurucusu ve CIO’su Justin Bons, Sui’yi merkeziyetçilikle suçlamıştı. Kurucuların stake edilen tokenların %84’ünü kontrol ettiğini iddia eden Bons, küçük bir grubun büyük çoğunluğu kontrol etmesi durumunda sistemi istediklerine göre manipüle edebileceğini belirtti.
Sui Network, kurucularının hazine veya yatırımcılara tahsis edilen tokenları kontrol etmediğini savunsa da, bu şüpheler artmaya devam etti. Cetus hack’inden sonra kullanıcıların endişe ve kaygıları yeniden gün yüzüne çıktı.
“SUI’nin doğrulayıcıları, hacker’ın işlemlerini şu anda ENGELLEMEK için işbirliği yapıyor! Bu SUI’yi merkezi yapar mı? Kısa cevap EVET; daha önemli olan ise neden?” diye ekledi Justin Bons. “Kurucular, arzın çoğunluğuna sahip ve yalnızca 114 doğrulayıcı var.”
Bu sert eleştiriler, blockchain kullanıcılarının merkezi kontrol işaretlerine karşı ne denli hassas olduğunu gözler önüne seriyor.
Sonsuz Tartışma: Kontrol vs. İzin Verilmeyen Sistemler
Cetus, bu tür tartışmaları tetikleyen ilk olay değil. Aslında, 2016’daki DAO hack’i Ethereum’da bir hard fork’a yol açarak Ethereum Classic’in oluşumuna sebep olmuştu. Benzer şekilde, Solana da sınırsız token ihraç
Sonuç olarak, kripto para dünyasında merkeziyetsizlik ve güvenlik arasındaki gerilim, sektördeki pek çok aktör için önemli bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Kripto projelerinin, kullanıcıların güvenliğini sağlamak adına alacakları önlemlerle merkeziyetsizliğe olan inancı nasıl koruyacakları belirsizliğini korurken, bu dengeyi sağlamak giderek zorlaşıyor.
THORChain gibi projelerin müdahaleci yaklaşımları, hem güvenlik endişelerini gidermek hem de yasal yükümlülükleri karşılamak açısından kritik bir mesele oluşturuyor. Ancak bu yaklaşımlar, projenin merkeziyetçilikle suçlanmasına ve kullanıcı güveninin sarsılmasına yol açabiliyor. Yatırımcılar ve kullanıcılar, bu ikilem içinde neyin daha önemli olduğu konusunda farklı görüşlere sahip olabiliyorlar.
Ayrıca, Tether’in fon dondurma eylemleri, yatırımcılar arasında kaygı yaratmakta ve kripto para birimlerine olan güveni zedeleyebiliyor. Kullanıcıların, sistemin güvenliğini sağlamak adına alınan önlemlerin yasal ve etik sınırları aşmaması gerektiği konusunda yoğun bir tartışma sürüyor.
Önümüzdeki dönemde, bu tür skandalların sektörde ne gibi değişimlere neden olacağı ve merkeziyetsizliğin geleceği hakkında nasıl bir yol haritası çizileceği, kripto para topluluğunun ve sektör liderlerinin dikkatle takip etmesi gereken bir gelişme olarak ön plana çıkıyor.
Sonuç olarak, merkeziyetsizlik idealinin korunması, kripto alandaki güvenilirliği ve kullanıcıların güvenliğini tehdit eden saldırılar karşısında yeniden düşünülmesi gereken bir mesele haline gelmiştir. Kripto para ekosisteminin bu zorluklarla başa çıkabilmesi ve güvenini yeniden kazanabilmesi için, entegre çözümler ve daha güçlü güvenlik önlemleri geliştirilmesi gerekmektedir.