FTX’in, Çin de dahil olmak üzere 49 yargı bölgesinden alacaklıları dışlama önerisi, birçok yasal itirazla karşılaşıyor ve kripto iflası uzlaşmalarında önemli sorunları gündeme getiriyor.
Weiwei Ji liderliğindeki bir grup Çinli alacaklı, kripto varlıklarının ticaret kısıtlamalarına rağmen Çin’de yasalar tarafından korunduğunu savunarak bu dışlamaya karşı itirazda bulunuyor.
COINOTAG’a göre, Ji durdurulan dağıtımın hukuki bir temeli bulunmadığını belirtiyor ve Celsius ile Mt. Gox gibi önceki davaların, alacaklı ödemeleri için önemli emsal teşkil ettiğini ifade ediyor.
FTX’in Çinli alacaklıları hariç tutma planı, karmaşık bir düzenleyici ortamda yasal itirazlarla karşı karşıya kalmış durumda.
FTX İflas Önerisi Üzerinde Yasal Mücadele Başladı
Devam eden FTX iflas süreçleri, borsa tarafından önerilen alacaklı ödemelerini 49 yargı bölgesinde sınırlama önerisinin itirazlarla karşılaşmasıyla tartışmalı bir aşamaya geçti. Weiwei Ji, 300’den fazla Çinli alacaklıyı temsil ederek 8 Temmuz 2025’te Delaware İflas Mahkemesi’nde bu önerinin yasal temellerine itiraz etti. Plan, belirsiz veya kısıtlayıcı kripto düzenlemeleri bulunan bölgelerden alacaklıları hariç tutmayı amaçlıyor; bu durum, etkilenen talep değerinin %80’inden fazlasının Çinli alacaklılardan geldiği anlamına geliyor.
Bu gelişme, kısıtlayıcı düzenleyici ortamların olduğu bölgelerde kripto varlık taleplerinin nasıl ele alınacağına dair önemli sorular ortaya çıkarıyor. Ji’nin itirazı, önerinin, talep değerlerinin USD olarak ifade edilmesine rağmen meşru alacaklıları haksız şekilde cezalandırabileceğini öne sürüyor.
Çin’deki Kripto Varlıklarının Yasal Durumu ve İflas Talepleri Üzerindeki Etkisi
Ji’nin argümanının merkezinde, kripto ticaret kısıtlamaları ile kripto mülkiyetinin yasal durumu arasındaki ayrım yer alıyor. Çin hükümeti, kripto borsalarını ve perakende ticareti yasaklamış olsa da, Bitcoin ve Ethereum gibi dijital varlıkların mülkiyeti yasal olarak tanınmaktadır. 2024’te Şanghay’da verilen bir mahkeme kararı, bu durumu pekiştirerek dijital varlıkların sivil hukuk çerçevesinde korunan kişisel mülkiyet olduğunu ifade etmiştir.
Ji, Hong Kong’un farklı düzenleyici çerçevesinin Çinli alacaklılar için yasal fon alımına olanak sağladığını belirterek, dağıtımların herhangi bir kanunu ihlal etmeden gerçekleştirilebileceğini ifade ediyor. Bu karmaşık durum, FTX Kurtarma Güveninin önerdiği tamamen dışlayıcı yaklaşımı sorguluyor ve hem yargı düzenlemelerine hem de alacaklı haklarına saygı gösteren daha dikkatli bir yaklaşım talep ediyor.
Celsius ve Mt. Gox Davalarından Emsaller: Kapsayıcı Alacaklı Ödemelerini Destekliyor
Geçmiş emsalleri inceleyen Ji, Celsius
Bu bağlamda, FTX davası, kripto varlıkların yönetimi ve iflas süreçlerinin ne denli karmaşık bir yapıya sahip olduğunu, ayrıca düzenleyici otoritelerin bu süreçlerde nasıl bir rol oynayacağına dair önemli sorular ortaya koyuyor. Kripto para ekosisteminin giderek daha fazla mainstream bir alana girmesi, alacaklı haklarının korunması konusunda daha etkili tedbirler alınmasının gerekliliğini öne çıkarıyor.
Özellikle, mevcut durumu iyileştirmek ve benzer durumların yaşanmaması için geliştirilecek stratejilerin belirlenmesi, tüm paydaşlar açısından kritik. Alacaklarının nasıl geri alınabileceği ve gelecekteki süreçlerde adil uzlaşma yöntemlerinin nasıl uygulanabileceği üzerine atılacak adımlar, yalnızca FTX’in değil, diğer kripto platformlarının da iflas süreçlerinde belirleyici bir rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, FTX’in karşılaştığı hukuki süreç, sadece koşuldan bağımsız olarak alacaklıların korunmasına yönelik bir önlem değil, aynı zamanda kripto varlıkların daha geniş bir çerçevede kabul görmesi ve yasal bir statü kazanması yönünde de bir fırsat yaratma potansiyeli taşımaktadır. Bu durum, hem yatırımcılar hem de düzenleyiciler için bir dizi yeni soru ve tartışma konusu ortaya çıkarıyor.
Kripto dünyasının dinamik yapısı içerisinde, gelişmelerin izlenmesi ve bu bağlamda yasaların da güncellenmesi gerekliliği açıkça ortaya çıkmaktadır. Alacaklıların haklarının korunmasında yargının sürdürdüğü rol, tüm paydaşlar için uzun vadeli bir güvence sağlamaya yardımcı olabilir ve aynı zamanda sektörün daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesine destek olacaktır.