Nike, Web3 yan kuruluşu RTFKT’yi kapattığı iddiasıyla yatırımcıların açtığı bir toplu davayla karşı karşıya.
Dava açan yatırımcılar, spor giyim devinin RTFKT NFT’leri aracılığıyla kayıtsız menkul kıymetler tanıttığını ve daha sonra projeyi habersiz bir şekilde terk ettiğini iddia ediyor.
Bu süreçte, yatırımcılar 5 milyon dolardan fazla tazminat talep ediyor ve eğer söz konusu varlıkların risklerini bilselerdi NFT’lere yatırım yapmayacaklarını öne sürüyorlar.
Nike’ın RTFKT’yi kapatması, kayıtsız NFT’lerden dolayı yatırımcıların önemli kayıplar yaşamasına sebep olan bir toplu davayı tetikledi; tazminat miktarı ise 5 milyon doları buluyor.
Nike, NFT’ler Üzerinden Kayıtsız Menkul Kıymetler Tanıtmakla Suçlanıyor
Mahkeme belgelerine göre, Nike’ın RTFKT’yi kapatmasının ardından topluluğa yönelik “rug pull” yaptığı iddia ediliyor. Bu durum, Nike’ın dijital varlıklarına inanan bireyler için ciddi bir yatırım kaybına neden oldu. Bu eylem, Nike’ın dijital varlıklarına inananların elindeki değerin hızla erimesine yol açtı.
Dava açanlar, Nike’ın güçlü marka imajı ve pazarlama yeteneklerini kullanarak, kayıtsız menkul kıymetler olarak tanımladıkları varlıkları sunduğunu ve ardından projeden aniden geri çekildiğini iddia ediyor. NFT projesinin zirve döneminde yaklaşık 168 milyon dolar kazandığı belirtiliyor; kapanış sonrası ise değerin hızla düştüğü vurgulanıyor.
“Nike NFT’leri, belirli bir tanıtıcı ve projeden – burada Nike ve pazarlama çabaları – değer kazanıyordu. Yatırımcılar, bu dijital varlığı, proje Nike markası etrafında popülerlik kazandıkça değerinin artacağı umuduyla satın aldılar,” şeklinde ifade ediliyor davada.
Dava, tamamlanması gereken görevler ve sınırlı sayıda ürün elde etme vaadinin NFT’leri satın almanın başlıca nedenleri arasında olduğunu vurguluyor. RTFKT’nin faaliyetlerinin sona ermesiyle bu teşviklerin ortadan kalkması, yatırımcıların ellerinde değersiz dijital varlıklarla kalmasına neden oldu.
Dava açanlar, Nike NFT’lerinin federal hukuk çerçevesinde menkul kıymet olarak kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Nike’ın dijital varlıklarını ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) kaydettirmediğini veya ilgili riskleri açıklamadığını öne sürüyorlar. Gerçek riskleri bilselerdi bu varlıkları yüksek fiyatlarla satın almayacaklarını ifade ediyorlar.
“Davacı ve diğerlerinin, Nike NFT’lerini mevcut fiyatlarla ya da herhangi bir şekilde satın almayacaklarını, eğer Nike NFT’lerinin kayıtsız menkul kıymetler olduğunu veya Nike’ın kendilerinin aleyhine olacak şekilde rug pull yapacağını bilselerdi,” şeklinde belirtmektedirler.
Dava açanlar, bir jüri davası talep ediyor ve New York, Kaliforniya, Florida ve Oregon’da tüketici koruma yasalarının ihlali gerekçesiyle 5 milyon doları aşan tazminat talep ediyorlar.
RTFKT Teknik Sorunlarla Baş Etmekte
Bu arada, dava süreci 24 Nisan’da yatırımcıların şikayetlerinin art
RTFKT ve benzer şirketlerin, NFT dünyasında yaşadığı bu tür kesintiler, merkeziyetsiz teknolojilerin ve üzerindeki uygulamaların güvenilirliğini sorgulatıyor. NFT’lerin amaçlarından biri, sanatçıların ve içerik üreticilerinin eserlerine sahip olma ve bunu güvenli bir şekilde saklama yeteneğidir. Ancak, bu tür beklenmedik kesintiler, NFT sahiplerinin yatırımlarının güvencesiz olduğunu hissedebilmelerine yol açabilir.
Artan sayıda kullanıcı ve yatırımcı, NFT’lerini satın alırken sadece sanat eserine değil, aynı zamanda bunun depolanması ve yönetimi konusunda da güvenli bir sistem arayışına girmeye başlıyor. RTFKT’nin mevcut durumu, teknolojik altyapının ne kadar hayati olduğunu ve merkeziyetçiliğin getirdiği riskleri gözler önüne seriyor.
Gelişmeler, hukuk alanında da birçok sorunun gündeme gelmesine neden oluyor. Markaların ve platformların kullanıcılarına sağlaması gereken güvenlik ve yükümlülükler hakkında tartışmalar artarken, tüketici hakları koruma yasalarının da bu yeni dijital varlıklar doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi gerektiği ortaya çıkıyor. NFT yatırımcıları ve sahipleri, yasal bir çerçeve içinde haklarını koruma amacı güdecek ve bu süreçte yeni düzenlemelerin şekillenmesiyle birlikte ek güvenlik önlemleri talep edeceklerdir.
Ayrıca, mintleme süreçlerinde ve NFT’lerin transferi sırasında daha sağlam sistemlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu tür bir altyapı geliştirilmesi, NFT pazarının büyümesi için kritik öneme sahip olacak ve sektörde yaşanan kaygıların azalmasına katkı sağlayacaktır.
Kısacası, bu olaylar sadece RTFKT için değil, tüm NFT ekosistemi için bir ders niteliği taşımaktadır. Gelecekteki gelişmeler, merkeziyetsiz sistemlerin, kullanıcı güvenliğinin ve şeffaflığın sağlanmasında ne denli önemli olduğunu gösterirken, NFT pazarının olgunlaşmasına da katkı sunacaktır.